Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

 
Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’ Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

. Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. . Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. . ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. . Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. ” başlığı altında çıktı. Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. Geç kaldım yolcu etmeye. Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir. * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. Nice acılar denizinden geçtik. . Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. 00’te anılacak. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. . Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. * Arkadaşlık gözüpeklik ister. ",. * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. . Ben de aralarına katılacağım. Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. Gelmeyeceğini bile bile. Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. “Adamım” der, bir yanıt bekler. Ama Türkiye ayağa kalkmadı. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. .

Eren Aysan: ‘Arkadaşlık Günleriydi’

Ortaya çıkıp “O, benim arkadaşım” duygusunu taşımak, karşı tarafa hissettirme becerisini sunmak hele cendereden geçilen dönemlerde yiğitlik ister. Göz önünde olmadan kuytularda yaşanmalıdır! Dolayısıyla arkadaşlık özellikle baskı dönemlerinde tutunacak biricik daldır. . Ama en güzeli de Ahmet Telli’nin “Arkadaşlık Günleriydi” kitabını da anımsayarak. . Ahmet Erhan’ın, “Türkiye ayağa kalk/ Yurdumsun/ Atılmaz ve satılmazımsın/ bağımsızlığımsın!/ Türkiye! Ayağa kalk! Yurdumsun/ Bir sanık/ gibi buruk/ ancak/ üç yanı/ gürül gürül/ denizimsin!” dizelerinin içinden geçiyorlardı. Arkadaşlar da gençliğinle birlikte çok uzaktan el sallıyordur. Oysa Ahmet Telli ısrarla, belki de 68 ruhuyla arkadaşlık sözcüğünün içinden olanca inceliğiyle geçer. “Adamım” der, bir yanıt bekler. 00’te anılacak. Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Orhan Alkaya, Mustafa Köz, Mahir Karayazı da konuşacak. Oysa yukarıdaki arkadaşların yeryüzünden fazlaysa, “arkadaş” sözcüğü de derin bir çığlığa dönüşüverir. Nice acılar denizinden geçtik. . ” O omuzdaşlıkla geçen günler sona ermiş, defter çoktan kapanmış gibidir. Şubat başı Ahmet Erhan’ın doğum günü olduğu için onları bir kere daha birlikte anmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalı! Etkinlik “Adnan Azar’dan Ahmet Erhan’a. Öte yandan yine de bir sesleniş vardır şiirde. . Üstelik yetmişli yıllar arkadaşlıktan çok yoldaşlık kavramının öne geçtiği bir dönemdir. . Bugün bir çırpıda isimlerini sayacağımız Adnan Azar ve Ahmet Erhan’dan başlayarak pek çok şairin bozkırla özdeşleşen arkadaşlığı anılmayı hak ediyor. . . Aristoteles’in “Hey dost, hiç yok dost” çığlığından arınmak ayakta kalmakla eşdeğerdir. * Ankara’nın soğuk ve darbe sonrası boğuk ikliminde şair arkadaşlıkları iz bırakmıştı. ",. * Belki de onlar arkadaşlığı çoğaltmak istiyorlardı. Gelmeyeceğini bile bile. Oysa o günün akşamı Adnan Azarlı ve Haydar Ergülenli masadan gökyüzüne baktık. * Arkadaşlık gözüpeklik ister. Geç kaldım yolcu etmeye. Ahmet Telli, aynı zamanda kitabı olan “Arkadaşlık Günleriydi”de şöyle seslenir: “Sen o zamanlar hâlâ olduğun gibi şimdi/ sen o zamanlar aşkları uzun sürer sanarak/ Sen o zamanlar kadife pantolon hâki parkanla/ Sen o zamanlar kalbine söz dinletemediğin/ Sen o zamanlar sırılsıklam kır ve şehir/ O zamanlar arkadaşlık günleriydi adamım. Çok değil üç ay sonra da Adnan Azar çekti, gitti. * İranlı ünlü şair Ahmed Şamlu şu dizeleri yazar: “Ağzını kokluyorlar/ Beni sevdiğini söyleme sakın/ Yüreğini kokluyorlar/ Garip bir devrandır sevgili / aşkı evin zulasında saklamalı!” Bir aşk şiiri olarak görülebilir pekala bu dizeler. Bu düşünceyle geçtiğimiz ay şair arkadaşım Mahir Karayazı aradı. *Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminin başarısından sonra Şanar Yurdatapan ve Attila Özdemiroğlu bestesi Melike Demirağ şarkısı dilden dile dolaşmaya başlar: “Ortak olmak her sevince, her derde, kedere/ ve yürümek ömür boyu, beraberce, el ele/ olmasın hiç ta içten gülen gözlerde yaş/ yollarımız ayrılsa bile seninle arkadaş!” Oysa filmde bu şarkı kullanılmamaktadır. Oysa milislerin alkol kontrolü için ev baskını yaptığı bir ortamda “aşk”, “sevgi”, “arkadaşlık” gibi kavramlar bile kilere saklanmalıdır. Ben de aralarına katılacağım. Gelirken bir avuç toprak ve uzo getirdim. Ama toplumun arkadaşlığı kutsayan yanını es geçmemek gerekir. Omzunda bir el hissetmek, bir nefes duymak tarifsiz mutluluğa dönüşür bir anda. Adnan Azar anısına bir buluşma gerçekleştirme istediğini iletti. * Bugün iki şair Yay Koop Kadıköy Kitabevi’nde saat 15. Ama Türkiye ayağa kalkmadı. Türkiye ayağa kalkmadı! Ahmet Erhan’ın bizi bırakıp gittiğini öğrendiğim sabah karşı kıyıdaydım. Sırat köprüsü gibi gazeteci-yazarlarla doldurulan cezaevlerinden, haksızlıklar, hukuksuzluklardan, hedef gösterilmelerden, sıradanlaşan linç defterinden. ” başlığı altında çıktı. . Gidenler yalnızca mezar taşına dönüşmemiş, umudu da yanlarına alıp yitmiştir.